Tapınak Şövalyeleri; Modern Bankacılığın Mimarları

Cagatay Gurpinar
4 min readOct 31, 2018

--

Geçtiğimiz günlerde Youtube üzerinden History Channel’da yayınlanmış bir belgesel izlerken hiç beklemediğim bir bilgi edindim. Belgeselin konusu Tapınak Şövalyeleri idi. Tamamen tarihi açıdan tapınakçıların dini ve politik misyonlarının ne olduğu işlenirken, aynı zamanda günümüz bankacılık sisteminin, hatta ve hatta ödeme sistemlerinin kurucuları olabileceklerine dair bir iddia ortaya atılıyordu. İşte bu noktada konu benim açımdan daha ilginç bir hale geldi. İşin bankacılık kısmını çok da abartmadan bu gizemli topluluk ile ilgili öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak isterim

Tapınak Şövalyeleri

11. yüzyılda Hristiyanlığı benimsemiş batı toplumu ile Müslümanlığı benimsemiş Arap ve Türk toplumları arasında gözle görülmeyen bir gerilim söz konusu idi. Özellikle Selçuk Türkleri’nin Avrupa’ya dayanmasını istemeyen Hristiyan alemi önleyici bir saldırının hazırlığı içerisindeydi. Ancak bunun yanında belki de bu saldırıyı haklı kılacak başka bir amaçları daha vardı. Kutsal toprakları, yani Kudüs’ü ele geçirmek. 1095 yılında Papa’nın öncülüğünde bu amaç için Haçlı seferlerinin yapılması kararlaştırıldı. Papa sefer çağrısında şöyle diyordu.” Şimdiye kadar haydut olanlar artık şövalye olsun”. Bu kutsal amaç uğruna savaşanların günahları ve yeryüzündeki cezaları affedilecekti. Böylelikle büyük çoğunluğu eski hükümlülerden oluşan Haçlı ordusu kuruldu.

1096’da Batı Hristiyanları ile doğuda Bizans Hristiyanları bir araya gelerek o dönemde iç anlaşmazlık içerisinde olan Türk , Pers ve Arap Müslümanlarına saldırdılar ve 1099’da Kudüs’ü ele geçirdiler.

İşte Tapınak Şövalyelerinin rolü burada başlıyordu. Kudüs’ün ele geçirilmesi ile Hristiyanlar Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yer olan Beytüllahim’i görmek için akın akın Kudüs’e geliyorlardı. Ancak Doğu Akdeniz limanlarından Kudüs’e ulaşana kadar birçok gasp saldırısına maruz kalıyorlardı. Ayrıca haçlı ordusunun ülkelerine dönmesi ile Kudüs bir miktar savunmasız kalıyordu. İşte hem şehrin korunması ama en çok da Hristiyan Hacıların güvenli bir şekilde Kudüs’e ulaşabilmeleri için Fransız Soylusu Hugues de Payen tarafından 1119 civarında 9 şövalyeden oluşan bir grup kuruldu. Tapınak Şövalyeleri.

Ancak bu tapınakçıların bilinen hikayesi. Bir de bu basit tanıma inanmayan önemli bir tarihçi kesim var. Onlara göre tapınakçılar, Süleyman Mabedi’nin altında ya kutsal emanetleri ya da bir Yahudi ayaklanması sırasında mabedin altına saklandığı düşünülen tonlarca altını arayan dönemin arkeologlarıydı. Buna gerekçe olarak da 1119 yılında Süleyman Mabedi’ne yerleştikten sonra 9 yıl hiç kimseye görünmemeleri ve ne yaptıklarını kimsenin bilmemesi gösteriliyor. Bu Tapınak Şövalyelerinin bugün bile oldukça gizemli bir topluluk olarak anılmalarının altında yatan en önemli sebeplerdendir.

Tapınak Şövalyeleri Haçlı ordusunun genelinin aksine soylulardan oluşan ve gerçek anlamda savaşçı olarak yetiştirilmiş şövalyelerden oluşuyordu. Tarikata kabul için bu şartları taşımak gerekiyordu. Kurulduktan kısa bir süre sonra, kutsal kase gibi emanetlere, kutsal bilgilere hasıl olduklarına inanılmaya başlandı. Yani onlara bir nevi kutsal bir sembol gözüyle bakılmaya başlandı. Bu da büyük bir saygı kazanmalarına neden oldu. Sonraki yıllarda Müslümanlarla yapılan savaşlarda büyük başarılar göstermeleri de saygınlıklarına saygınlık kattı. Öyle ki Avrupa’nın birçok yerinden bağışlar yağmaya başladı. Zaman içerisinde çok büyük bir ticari organizasyona dönüştüler. Öyle bir organizasyona dönüştüler ki Müslümanlarla savaşanlar, tapınakçıların sadece %10’unu oluşturuyordu. Geri kalanlar bu organizasyonun ticari altyapısını oluşturuyordu.

Tapınakçılar öyle büyüdüler ki vergiden ve birçok dini kuraldan imtiyazlı hale geldiler. Örneğin faiz kilise tarafından katı bir şekilde yasaklanmıştı. Ancak tapınakçılar kira bedeli altında verdikleri borçtan para kazanabiliyorlardı. :)

Tapınak Şövalyeleri ve Bankacılık

Tapınak Şövalyeleri kuruluşlarının ana amacı olan Kudüs’e gelen hacıları koruma misyonunu zaman içerisinde çok farklı bir noktaya taşıdılar. Gelen hacılar paralarını ve değerli eşyalarının tapınakçılara emanet ediyor bunun karşılığında bir makbuz alıyorlardı. Yolculukları sırasında her türlü ödemleri için en yakınlarındaki tapınak karakoluna gidip ödeme emrini veriyor ve bunu ellerindeki makbuza işletiyorlardı. Yolculuk sonunda da dönüş limanında ellerindeki makbuz ile emanetlerinden kalan kısmı tahsil edip ülkelerine dönüyorlardı. Hatta bu makbuzların bir çeşit şifreleme yöntemiyle işlendiği dolayısı ile değiştirilmesinin veya sahtesinin yapılmasının mümkün olmadığı belirtiliyor. Uçtan uca kriptolu bir ödeme sistemi. :)

Bunun yanında muhabir bankacılık,mevduat toplama, emeklilik planları, kiralık kasa gibi bugünün bankacılık sisteminde yer alan birçok hizmet veriyorlardı. Öyle zengindiler ki imparatorlukları bile fonlar hale geldiler

Tapınakçıların sonu

İlerleyen dönemde Kudüs’teki Hristiyan hakimiyetine Türkler tarafından kesin olarak son verilmesi ile birlikte Avrupa’ya dönen tapınakçılar, son derce zengin ve büyük bir askeri güç olarak dikkat çekiyorlardı. Yapılan bağışlar sayesinde Fransa’nın güneyinde bugünün İspanya’sında çok geniş topraklara sahip olmuşlardı.

Hükümdarlık sınırlarına bu kadar yakında, bu kadar zengin, bu kadar güçlü bir ordunun varlığı Fransa Kralı IV. Filip’i rahatsız ediyor olmalıydı. Kontrolü altındaki Papa’yı tapınakçıları aforoz etmeye ikna etti. Sapkınlık, ateistlik, dinsizlik gibi birçok suçlamayla yakalanıp çok ağır işkencelere maruz kaldılar. İçlerinde yakılarak öldürülenler oldu. Hatta ilk yakılma ayın 13’üne gelen bir Cuma günü gerçekleştiği için uğursuz 13. Cuma inanışı da buradan gelir. Yakalananlar işkenceler sonucu suçlamaları kabul etti. Ancak yakalananlar aslında bir azınlıktı. Kalanlar ortadan kayboldu. Bu kayboluş bugün hala varlıklarını devam ettirdikleri tezinin ortaya atılmasına neden oluyor. Kimileri tapınakçılar ile masonlar arasında bir bağ olduğuna inanıyor.

Gelelim son bir iddiaya; Kralı IV. Filip bu organizasyonu sadece politik sebeplerle mi ortadan kaldırdı? Hayır. IV. Filip tahta çıktığında yıllardır savaşmaktan yorgun ve borç batağında bir krallığı devraldı. Tahmin edin bu devasa borç kimeydi. Zamanın ilk bankacıları Tapınak Şövalyelerine… Tapınakçılarla birlikte borç da ortadan kalkmış oldu.

--

--